10 Temmuz 2011 Pazar

ZonKişot "Yoz Kültüre Karşı" 16. Adımını Attı...


Baharı yaşadınız mı bu sene? Gündüz kavurup, akşam esintisiyle ürperten havalar iklimin gittikçe değiştiğini anlatıyor sanki. Nazım’ın, “acayipleşti havalar / bir güneş, bir yağmur bir kar / atom bombası denemelerinden diyorlar /…” diye devam eden şiirini biliyorsunuz. Hayat hep bahar olsun demiyoruz. Ne var ki, burnumuzun dibine kurulan termik santraller bozuk mevsimlerin de ötesine geçmiyor mu? Daha önce de yazdık, siyaset yaşamın akışıdır;git sandığa-gel sandığa” değil. Yaşam koşullarımızla ilgileniyor, bedel ödüyoruz. Sömürücüler yok olana kadar da ödeyeceğiz… Düşüncenin önüne set koyanlar her gün daha da sıkıyor boğazımızı zira. Geçenlerde yabancı dilde yazılan bir kitabın çevirmeninin ifadesinin alınması, yine gazetecilerin, sanatçıların yüzlerce gündür, hapsi… Dahası iki ileri-bir geri dediğimiz yaşamımızın geriye, cemaatler hukukuna(!) doğru götürülmesi…

16. sayıya geldik. Her geçen sayı okur ve yazanımız artıyor. Bundan övünç değil kaygı duyuyoruz; hakkını verebiliyor muyuz diye? Ve bu sayıyla beraber, Sanat-Kültür-Turizm Geliştirme Kooperatifi sahipliğinde yola devam ediyoruz. Bağımsızlaşmak için biraz daha çalışmamız gerekse de; altyapısı sanat olan bir kültür kurumunun sahiplenmesini şimdilik gerçekçi bulduk.

Zonguldak’a “iki katlı hüzün dolu ev” diyen İrfan Yalçın gündemimizde… Mecit Ünal,  arzın merkezine seyahat” dediği Zonguldak’ın izini İrfan Yalçın’ın kitaplarını takip ederek buluyor ve dolu-dolu bir okuma sunuyor.

Çaycumalı şairimizin, İstanbul Dükalığı’na “dur” diyen Hızıroğlu ile yaptığı söyleşiyi keyifle okuyacağız. Ünal, Kırnapçı ve Hızıroğlu’nu ZonKişot’ça selamlıyoruz.

Ahmet Öztürk, Kadir Tuncer'in 14. sayıda yazdığı "...Direnişin Öyküsi"ne, "...Küçük Bir Katkı" başlığıyla bizce büyük bir katkı yaptı. Sendika gazetelerinden örnekler vererek yaptığı değerlendirmeyi merakla okuyacağız. Yine "Hızır Gibi Yetişti Hızıroğlu" yazısını da...

Hikmet Kurter öyküsüz bırakmıyor bizi. "Koreli" öyküsü buruk bir gülümseme bırakıyor dudağımızda. Mevlüt Kırnapçı'nın "Sevişen Salyangozlar"ını okurken kendimizi tarlanın ortasında bulmamamız imkânsız...

Burak Özen ve Alâaddin Kara fotoğraflarıyla, Nuray Çiftçi kenarı çizgili öyküsüyle, Ayhan Kiraz ve Kürşat Coşgun desenleriyle görsel zenginliği yaratıyor. 1 Mayıs'ın genç görüntüleri de öyle...

Akçay'dan Ahmet Yılmaz Tuncer "Bakışlarımız Kimsesizdi" şiiriyle sayfalarımızda. Diğer şiirlerimizi gelecek sayıya bırakmak zorunda kaldık yazık ki... Uzun yazıların arasında onları küçük puntolarla kaybetmek istemedik. Dostlar dergimize ürünlerini peş-peşe sundu. Etkinlik haberleri de birikince, birçok ürünü Eylül sayısına bıraktık. 2 sayfa genç yeteneklere ayıralım derken o da olmadı. Genç arkadaşlarımızın yazısı da Eylül'de olacak.

Sina Çıladır ağabeyimiz dergimiz üzerine bir değerlendirme döşenmiş gazetesinde. Biz de naçizane, değerlendirmenin değerlendirmesini yaptık! Çıladır Usta'yı teşekkürle selamlıyoruz.

"Üç Fidanına Kavuşan Bir Çınar" başlıklı anma yazısını bizimle paylaşan Müslüm Kabadayı'nın aracılığıyla Avukat Halit Çelenk'in anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Zonguldak'tan uzakta yaşayan Zonguldaklı yazar Doğu Karaoğuz ve heykeltraş Zeynep Delibalta'nın ürünlerinin de değerlendirmesini okuyacağımız dergide, Eğitim-Sen Çaycuma Temsilciliği'nin hazırladığı 7. Uçurtma Şenliği'ni de bulacağız.

Her dakikasının aynı yoğunlukla geçtiğini bildiğimiz Sezai Sarıoğlu tadına doyulmaz üslubuyla hazırladığı anlatısıyla İstanbul’dan, ve şiiri aracılığıyla tanıştığımız Hakkı Çınar denemesiyle İzmir’den katkı sundu dergimize… İki değerli sanatçımıza teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyoruz.

Bu kez Sivas’ı ve Rıfat Ilgaz’ı anıyoruz. Ilgaz’ın şiirleri kendilerini de Sivas’ı da unutturmayacak. Bir kez daha ateşe düşenleri selamlıyor, “sanatın bayrağı gönderde” diyoruz.

1971’de demiş ki Rıfat Ilgaz: 
“… Yaşamak bir yürek işçiliği günümüzde
Ölümün anlamı değişti birden
Eskiden yataklarda beklerdik 
Ders mi sınav mı görev mi belli değil
Gelecekse ayakta bulsun dimdik 
Açılan bir sorumsuz yaylım ateş 
Bir top karanfildir göğsümüzde."

Evet, "Yoz Kültüre Karşı ZonKişotluk" yapmak isteyen dostlar; düşleyelim, zira cehaletten başka kaybedecek bir şeyimiz yok...

Düşlerinizi paylaşabileceğiniz adresler: