Ne çok bağırdık
değil mi; “Hırsız vaaar!” diye aylardır.
“Amaan
öncekiler çalmadı mı sanki!” diyen dertsiz insanlarımıza ne demeli!
Evet, hırsız evimize girmiyor, cebimize elini
sokmuyorsa hırsız değil nezdimizce!
Tapulu arazimizi elimizden almanın,
parkımızı AVeMe yapmanın, zeytinlikleri ve kuşların göç mekânlarını bile
kurutup AB’nin enerji açığını(!) kapatan Termikçilerin hizmetine sunmanın,
bir adı olmalı değil mi? Peki sanat
bunun neresinde? Aynı hatlardan geçtiğini kapak yazımızda göreceğiz.
Bizim bir Belediye Sinemamız vardı; sermaye onun
da üzerinden geçmenin hayallerini kuruyormuş bu aralar. Sinemasever kitle,
buranın sinema olarak kullanılmasını
istiyor. Zonguldaklı sinemasına sahip
çıkıyor!
Yaşam
alanlarımız darlaşıyor… Ekmeğimiz küçülüyor… Tekdüze giden yaşamın kırıntıları
bile alınıyor elimizden… Soma’da bir
yandan işçiler ölüyor, bir yandan ağaçlar… Her gün bir trafik kazası, iş cinayeti, çocuk-kadın tacizleri… Her
sabah savaşa hazırlanmış gibi uyanan bir ülke! Sahiden tarihi günler
geçiriyoruz; “Çağlar birbirini görse/” diyoruz F.H. Dağlarca gibi; “Ortaçağ yüzüne tükürürdü/ Uzay çağının!”
Ama umudumuz
var… Çocuklar geliyor “düşe-kalka”
ne de olsa… Onları yetiştiren eğitimcilerimiz var. Üniversitemizin Onkoloji Servisinde tedavi gören harika
çocuklarımız var mesela. “El ver Renk
ver” sloganıyla el emeği ürünler yapan ve yaptıran hocalarımız, çocuklar
için maddi-manevi desteğinizi bekliyor.
Kendi şiirlerini bırakıp gençlerin şiirlerine kafa
yoran Ruşen Hakkı ustamızı anıyoruz;
teşekkür borçlu olduğumuz Aziz Kemâl
Hızıroğlu’nun kalemiyle… Arka kapak deseni yine Kürşat Coşgun’dan.
Bahriye
Şengün; “Ülkeme Gelsin Bahar diye
uğraştı çocuklar” yazısıyla BKM çocuklarını yazdı. Ekrem Murat Zaman “Konuşan Baca” ile üretim tarihimizden bir kesit
sunuyor. Fatma Kılıç, geride
şiirlerini bırakan İhsan Üren’i anlattı. Gürdal
Özçakır, “Naif bir madenci dostu Nedim Günsür”ü eserleriyle ve Zonguldak’la
birlikte döktü sayfalarımıza. “Karaelmas’ın İlk Madencileri” ve “Mükellefiyet”
kitaplarına bir bakış Özlem Yücesan’dan.
Ramazan Çakıroğlu “Bir Bilge Ağaç”ı
anlatıyor. Kutlu Gürelli’nin gözüyle,
Sergi Odası'ndaki “Genç Sanatçılar Sergileri”nin
Sebep ve Sonuçlarını ilgiyle okuyacağız.
Aziz Kemal Hızıroğlu ve Erda Har’ın
şiirini, Mehmet Ercan’ın Aforizmalar’ını okurken; Mehmet Türkçelik’in
masklarını, Nadir Özsoy’un fotoğraflarını, Necdet Kutoğlu’nun
resmini izleyeceğiz.
Söyleşi, sempozyum, anma
gibi bir çok etkinliğin haber-yorumlarını bulabileceğimiz sayfalarımızda yeni
kitapları da izleyebiliyoruz.
Kutlu Gürelli, Ramazan Çakıroğlu, Erda Har ve Bahriye Şengün hoş geldiler sayfalarımıza.
Epey geç oldu bu
25. adım… Biraz güç olmadı da değil,
açıkçası! Dizgi ve baskıda değişiklik yaptık. Bu yüzden acemiliğimiz için şimdiden
özür diliyoruz. Eksiklerin-yanlışların olduğu yerlerde bu acemiliği
göreceksiniz.
Velhasıl aylar
sonra, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın
dizeleriyle, bir kez daha… MERHABA…
… Neden
herkes güzel olmaz/ Yaşamak bu kadar güzelken?// … İnsan nasıl ölebilir/
Yaşamak bu kadar güzelken?