Zonguldak, yerel tarih ve kültürel değerlerimizin belgelendiği bir haftayı yaşadı. Biz de boş durmadık, bu aralar yoğun olduğunu bildiğimiz Müslüm Kabadayı ve Safranbolulu Döndü Açıkgöz’den zamanlarını ayırmasını isteyerek Kırnapçı’nın sanatçılığını gündemleştirdik. Son kitabı üzerine; yine kendisi de yerel tarih kitabı yazan Seyfettin Ceylan’dan değerlendirme aldık. Yıllardır Çaycuma’nın sanat ayaklarından birçoğunu kuran ve yaşatagelen Mevlüt Kırnapçı’yı her yönüyle yansıtamadığımızın farkındayız. Yazarlarımıza duyarlılıkları için teşekkür borçluyuz.
“Avrupa’nın
enerji bahçesi”(!) ilan edilen Batı Karadeniz’in termikçileriyle mücadelemiz sürüyor. Yaşanabilir Zonguldak Platformu ve Zonguldaklılar, Muslu’ya kurulmaya yeltenilen (4.)
santrale karşı
yürüyerek “Eren’e Diren!” dedi.
Termik yatırım(!) hezeyanlarının ayrıntısını, bu konuda çalışmalar yapan kişilerden dinledik; dergimizde
bulacaksınız. Eylem fotoğrafları Alââddin
Kara’dan… Hâlâ yapacak çok şey var…
Bir de Suriye’ye yardım dernekleri(!) var
biliyorsunuz. Suriye’yi mahveden
emperyalist çetelere mermi taşıyan yardım
çetelerinin, Zonguldak’ın
ortasında bu kadar rahat dilenmesini
sorgulamamız gerekmez miydi? Savaşa karşı yapacak çok şey var zira…
Öykü ve şiir kitaplarıyla
tanıdığımız H.Tuğrul Atasoy’la, mesleki uzmanlık alanından (nöroloji)
bakarak yazdığı kitabı üzerinden, keyifli bir söyleşi yaptık. Yoğun
zamanında bize de yer ve zaman ayıran hocamızı, çıktığını derginin son aşamalarındayken
öğrendiğimiz şiir kitabı için de kutluyoruz.
Çaycuma’dan İlknur Yatır “Kırlangıçlar Dönerken” şiiriyle, Antalya’dan
ulaşan Tan Doğan “bir firari katilin
itirafı” şiiriyle, Fatma Kılıç “adem”
şiiriyle, yine Mevlüt Kırnapçı “parça
şiirler”le sayfalarımızda. Mehmet Ercan
ise güncele göz kırpan taşlama tarzındaki “bu şeytan neci” şiirini paylaştı.
Kilimlili
Sami Gökmen’in,
annesiyle bir anısı özelinde yazdığı duygusal anlatısı, Hikmet Kuşhan’ın “yaralı çocuklar”dan söz ettiği; yine içinden
“turnalar” da geçen anlatısı ve Gülden
Işık’ın “Çingene Hasan”ı… Ekrem
Murat Zaman’ın paylaştığı fotoğraflar, Ayhan
Kiraz’ın deseni anlatıların görselini oluşturdu.
32 yıl boyunca yok sayılan Niyazi Akıncıoğlu’nu ne kadar tanıyoruz?
1945’te Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılan “48 Şair” antolojisi ve 1977’deki
“40 Kuşağı” kitabı… İşte o aradaki 32 yıl, kimse usta şairi aramadı! “Gençleri yüreklendirmek her şeyden önemlidir.”
sözünü hatırlatarak saygıyla andığımız Akıncıoğlu’nu,
yine Müslüm Kabadayı hocamızın
kaleminden okuyacağız.
Doğan
Şadıllıoğlu
şiirlerinin toplandığı ve Doğu Karaoğuz’un
“Zonguldak’ın İlk Madencileri”ni
anlattığı iki ayrı kitap yakında çıkacak. İki kitaba da önsöz yazan İrfan Yalçın, bu önsözleri bize de gönderdi.
Usta yazarımıza teşekkür ediyoruz.
Çaycuma’dan Seyfettin Ceylan’ın su değirmenlerini belgeleyen yerel tarih
kitabını Mevlüt Kırnapçı
değerlendirdi. Bu konuda İlknur Yatır’ın
da söyleyecekleri var. Yine, Müslüm
Kabadayı’nın yazdığı Kışlak kitabı
üzerine Özlem Yücesan yazdı.
Üniversitemiz
kültürel-akademik etkinliklerde bulunuyor. Artısıyla-eksisiyle değerlendirmek
ve takip etmek gerektiğini düşünüyoruz. Çok geniş kapsamlı olan “Felsefe-Din-Hikmet”
sempozyumuna Ayhan Kiraz yoğunlaştı.
“Arkeoloji” sempozyumunda yöremizle ilgili de bir şeyler beklesek de; Özlem Yücesan’ın aldığı notlarda yoktu…
Ayhan Kiraz’ın “şaman kadın”larıyla
zenginleşti bu sayfamız. Bir konferansta saçılan incileri(!) toplayıp
sayfalarımıza dağıtan Özlem Yücesan’dan
Yavuz Bülent Bakiler’e bir güzelleme(!) okuyacağız.
Nadir
Özsoy’un Suriye ve
Laos’ta çektiği fotoğraflar, Ayhan Kiraz’ın
çizgi-öyküsü ve ismini (yine) yanlış yazdığımız Necdet Kutoğlu’nun, yazık
ki renkli koyamadığımız,
resmi. Arka kapakta bir Akıncıoğlu
şiiri ve Kürşat Coşgun’un
desenlemesi. Coşgun, ölümünün 3. yılında çizer İsmail Gülgeç’i de yazdı.
23.sayıdaki “isimsiz” genç şairler
şiiri bırakmadıkça biz de onları bırakmayacağız. Şahin Soylu ve Canan
Yıldırım “isim değil şiir önemli” diyor ve yazıyorlar. Evet, çok zaman
geçti ve çok etkinlikler yapıldı kentimizde. Kimisine yetişemedik, bazısını
veremedik; yine de dolu-dolu haberlerimizi göreceksiniz.
Ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü de geçirdik bu arada. “İnsan
olmak dokunuyor haysiyetime” dedirten düzenin kadınları olarak, daha ne çok aşındıracağımız yol var,
değil mi! Bir kadın ozan Aydan Yalçın’ın
dizelerini paylaşmak istiyorum: “…ey insanoğlu! /zulmü kendinden uzak sanma
/bakmışsın ki düşmüşsün /sırtlanlar sofrasına…”
Yeni yılın 3 ayını seçim palyaçolarıyla geçirirken;
o sırıtkan yüzlerin arkasında kurulan “sırtlan sofraları” çok da fazla
gizlenemedi; sistem bizlerle birlikte kendini de yemeye başladı bu sofrada
çoktan… Evet, zaman hızla akıyor... Biz ise akacak bir mecra arayıp duruyoruz!
Bu kadar bastırmışken “kış”; “bahara daha çok var” mı dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder