22 Mart 2014 Cumartesi

ZonKişot 24. Adımını attı… Pazartesi dağıtım başlıyor…


Zonguldak, yerel tarih ve kültürel değerlerimizin belgelendiği bir haftayı yaşadı.  Biz de boş durmadık, bu aralar yoğun olduğunu bildiğimiz Müslüm Kabadayı ve Safranbolulu Döndü Açıkgöz’den zamanlarını ayırmasını isteyerek Kırnapçı’nın sanatçılığını gündemleştirdik. Son kitabı üzerine; yine kendisi de yerel tarih kitabı yazan Seyfettin Ceylan’dan değerlendirme aldık. Yıllardır Çaycuma’nın sanat ayaklarından birçoğunu kuran ve yaşatagelen Mevlüt Kırnapçı’yı her yönüyle yansıtamadığımızın farkındayız. Yazarlarımıza duyarlılıkları için teşekkür borçluyuz.
“Avrupa’nın enerji bahçesi”(!) ilan edilen Batı Karadeniz’in termikçileriyle mücadelemiz sürüyor. Yaşanabilir Zonguldak Platformu ve Zonguldaklılar, Muslu’ya kurulmaya yeltenilen (4.) santrale karşı yürüyerek “Eren’e Diren!” dedi. Termik yatırım(!) hezeyanlarının ayrıntısını, bu konuda çalışmalar yapan kişilerden dinledik; dergimizde bulacaksınız. Eylem fotoğrafları Alââddin Kara’dan… Hâlâ yapacak çok şey var…
Bir de Suriye’ye yardım dernekleri(!) var biliyorsunuz. Suriye’yi mahveden emperyalist çetelere mermi taşıyan yardım çetelerinin, Zonguldak’ın ortasında bu kadar rahat dilenmesini sorgulamamız gerekmez miydi? Savaşa karşı yapacak çok şey var zira…
Öykü ve şiir kitaplarıyla tanıdığımız H.Tuğrul Atasoy’la, mesleki uzmanlık alanından (nöroloji) bakarak yazdığı kitabı üzerinden, keyifli bir söyleşi yaptık. Yoğun zamanında bize de yer ve zaman ayıran hocamızı, çıktığını derginin son aşamalarındayken öğrendiğimiz şiir kitabı için de kutluyoruz.
Çaycuma’dan İlknur Yatır “Kırlangıçlar Dönerken şiiriyle, Antalya’dan ulaşan Tan Doğan “bir firari katilin itirafı” şiiriyle, Fatma Kılıç “adem” şiiriyle, yine Mevlüt Kırnapçı “parça şiirler”le sayfalarımızda. Mehmet Ercan ise güncele göz kırpan taşlama tarzındaki “bu şeytan neci” şiirini paylaştı.
Kilimlili Sami Gökmen’in, annesiyle bir anısı özelinde yazdığı duygusal anlatısı, Hikmet Kuşhan’ın “yaralı çocuklar”dan söz ettiği; yine içinden “turnalar” da geçen anlatısı ve Gülden Işık’ın “Çingene Hasan”ı… Ekrem Murat Zaman’ın paylaştığı fotoğraflar, Ayhan Kiraz’ın deseni anlatıların görselini oluşturdu.
32 yıl boyunca yok sayılan Niyazi Akıncıoğlu’nu ne kadar tanıyoruz? 1945’te Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılan48 Şair” antolojisi ve 1977’deki “40 Kuşağı” kitabı… İşte o aradaki 32 yıl, kimse usta şairi aramadı! Gençleri yüreklendirmek her şeyden önemlidir.” sözünü hatırlatarak saygıyla andığımız Akıncıoğlu’nu, yine Müslüm Kabadayı hocamızın kaleminden okuyacağız.
Doğan Şadıllıoğlu şiirlerinin toplandığı ve Doğu Karaoğuz’un “Zonguldak’ın İlk Madencileri”ni anlattığı iki ayrı kitap yakında çıkacak. İki kitaba da önsöz yazan İrfan Yalçın, bu önsözleri bize de gönderdi. Usta yazarımıza teşekkür ediyoruz.
Çaycuma’dan Seyfettin Ceylan’ın su değirmenlerini belgeleyen yerel tarih kitabını Mevlüt Kırnapçı değerlendirdi. Bu konuda İlknur Yatır’ın da söyleyecekleri var. Yine, Müslüm Kabadayı’nın yazdığı Kışlak kitabı üzerine Özlem Yücesan yazdı.
Üniversitemiz kültürel-akademik etkinliklerde bulunuyor. Artısıyla-eksisiyle değerlendirmek ve takip etmek gerektiğini düşünüyoruz. Çok geniş kapsamlı olan “Felsefe-Din-Hikmet” sempozyumuna Ayhan Kiraz yoğunlaştı. “Arkeoloji” sempozyumunda yöremizle ilgili de bir şeyler beklesek de; Özlem Yücesan’ın aldığı notlarda yoktu… Ayhan Kiraz’ın “şaman kadın”larıyla zenginleşti bu sayfamız. Bir konferansta saçılan incileri(!) toplayıp sayfalarımıza dağıtan Özlem Yücesan’dan Yavuz Bülent Bakiler’e bir güzelleme(!) okuyacağız.
Nadir Özsoy’un Suriye ve Laos’ta çektiği fotoğraflar, Ayhan Kiraz’ın çizgi-öyküsü ve ismini (yine) yanlış yazdığımız Necdet Kutoğlu’nun, yazık ki renkli koyamadığımız, resmi. Arka kapakta bir Akıncıoğlu şiiri ve Kürşat Coşgun’un desenlemesi. Coşgun, ölümünün 3. yılında çizer İsmail Gülgeç’i de yazdı.
23.sayıdaki “isimsiz” genç şairler şiiri bırakmadıkça biz de onları bırakmayacağız. Şahin Soylu ve Canan Yıldırım “isim değil şiir önemli” diyor ve yazıyorlar. Evet, çok zaman geçti ve çok etkinlikler yapıldı kentimizde. Kimisine yetişemedik, bazısını veremedik; yine de dolu-dolu haberlerimizi göreceksiniz.
Ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü de geçirdik bu arada. “İnsan olmak dokunuyor haysiyetime” dedirten düzenin kadınları olarak, daha ne çok aşındıracağımız yol var, değil mi! Bir kadın ozan Aydan Yalçın’ın dizelerini paylaşmak istiyorum: “…ey insanoğlu! /zulmü kendinden uzak sanma /bakmışsın ki düşmüşsün /sırtlanlar sofrasına…”
Yeni yılın 3 ayını seçim palyaçolarıyla geçirirken; o sırıtkan yüzlerin arkasında kurulan “sırtlan sofraları” çok da fazla gizlenemedi; sistem bizlerle birlikte kendini de yemeye başladı bu sofrada çoktan… Evet, zaman hızla akıyor... Biz ise akacak bir mecra arayıp duruyoruz! Bu kadar bastırmışken “kış”; “bahara daha çok var” mı dersiniz?
























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder